*×Sihir Akademisi×* ~Büyü Akademisine Hoşgeldiniz!Okul Kayıtlarımız Başlamıştır...~Okul Kapalı ~ Mevsim:Kış ~ Ekim/2014 ~ Hava:Karlı |
|
| Başvurular | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Claire Elisa Black 1.Sınıf Slytherin&Sınıf Başkanı&Ölümyiyen&Admin&Rp Akademisi Prof.
Mesaj Sayısı : 209 Yaş : 31 Lakap : Lysa/Clew <font color=#80c0ff>Savaş Tarafım</font&g : Karanlık Taraf <font color=#80c0ff>Yaşım(Rp\'de)</font&g : 11 <font color=#80c0ff>Kan Saflığı</font> : Safkan <font color=#80c0ff>Asam</font> : 8 ½ ,esneklik:yumuşak,
Dişbudak ,Anka Kuşu teleği <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 11000 <font color=#80c0ff>Ruh Haliniz</font> : Kayıt tarihi : 28/07/08
| Konu: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 2:46 am | |
| Rp Akademisinde profesör başvurularını buradan yapabilirsiniz...
Ad&Soyad:
Örnek Rp(Alıntı başka bir rp'niz olabilir): | |
| | | MeLodY Y. Black Muggle Bilimleri Profesörü&Rp Akademisi Profesörü
Mesaj Sayısı : 15 <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 1200 Kayıt tarihi : 29/07/08
| Konu: Geri: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 2:49 am | |
| Ad&Soyad: MeLodY Y. Black
Örnek Rp(Başka bir RPG'm):
PART I
" Sabahın beşi. İnanamıyorum. Bu fırtınada hangi deli kapımı çalabilir ki? " Kapı sesiyle, uzun ve derin uykusundan sıçrayarak kalkan Melody, korkuyordu. Bu fırtınada insanların dışarıda dolaşması onu korkutmuştu. Sıçrayarak yatağından kalktı. Pencereden, kapının önüne baktı. Siyahlar içinde birisi sabırsızlıkla kapıyı yumrukluyordu. Vazgeçmeyecek gibi gözüküyordu. Kim olduğunu bilmeden kapıyı açmanın saçmalık olacağını düşündü birden. Titreyerek elini kapının koluna uzattı. Ağzından sözcükler çıkmıyordu. Kendini zor topladı. Derin bir nefes aldıktan sonra söylemek istediği şey sonunda dudaklarından döküldü: " Kim O? " "Mell... " "Mystery? " Kapıyı o kadar hızlı açmıştı ki, dışarıdaki buz gibi hava aniden yüzüne çarptı. İnce geceliği havalandı. Birden kendini yok olmuş hissetti. Gözlerini kapattığının farkında olmamıştı. Şaşırarak açtı. Karşısında yakın arkadaşı Mystery; sırıl sıklam olmuş kıyafeti, bir birine girmiş saçları, ağlamaktan ve ıslandığı için akan makyajıyla karşısında bir canavar gibi bitmişti. Yüzündeki üzüntü, her haliyle kapatmaya çalışsa da belli oluyordu. Gözlerinin altı sanki dayak yemiş gibi şişmişti. Birden Melody'nin yüreği parçalandı. Ne yapacağı aklının ucundan bile geçmiyordu. Uzun süre Mystery'i süzdü.Boş boş gözlerle... " Myst. Noldu sana? Ne.. Ne bu halin? " " Sana geldim." " Saçmalıyorsun." diyerek gözlerini kocaman açtı. Bu saatte hem de bu havada dışarıda bile gezmek delilikti. Myst da o kadar deli olamazdı. Hemen kendini toparlayıp, Mystery'i içeri aldı. Titreyişini hissedebiliyordu. Ölüme yaklaşmış yaşlı kadınlar gibi titriyordu. Düşünceleri onu kötü bir duruma sürüklemişti. Kapıyı kapatıp banyoya koştu. En köşede beyaz meşeden yapılmış havlu dolaba yaklaştı. Büyük bir havlu kaptı. Banyo kapısından zor attı kendini. Acele içinde odasından kıyafet aldı. Sanki deprem olacağını öğrenmiş insanlar gibi telaş içinde malzemelerini topluyordu. Myst ise olduğu yerden hiç kıpırdayamıyordu. Sanki yağan yağmur değil de karmış gibi. Sanki karda kalmış da kar taneciklerinin üstünde birikmesi yüzünden donmuş gibiydi. Acınacak halde görünüyordu. Çok kötü bir şey olduğu bu saatte gelmesinden ve yüzünün halinden belli oluyordu. Melody aklından bunları geçirirken dalıp gitmişti. Bir an Myst’ın orda olduğunu unutmuş, iki eliyle havluyu göğsüne yaslayıp derin derin bakıyordu. Sıçrayarak kendine geldi. Bu durumdan, Myst kadar etkilenmişti. Hemen havluyla Myst’ı kurulamaya çalıştı.
“ Sen… Sen delisin. Ne işin var bu saatte. Saati geçtim bu hava da? “ Aldığı cevap koca bir sessizlikti. Uzun dakikalarca süren , hiç bitmeyecek gibi görünen sessizlik…
Daha fazla dayanamadı. Çıldıracak duruma kadar gelmişti. Hızlıca Myst’ın elini yakaladı. Sert bir hareketle ellerinin içinde kaybolan o eli çekti. Banyoya kadar sürükledi. O ele ait beden, sanki ölü cesediydi. Var ya da yok arasında gidiyordu. Bu düşünceler yeterince korkutmuştu Melody’i. Ne yapacağını bilmeyen yeni yürümeyi öğrenmiş bir çocuk hisseti kendini. Karar veremiyordu. Banyoda uzun süre bakındı. Kendine gelmesi çok uzun sürmüştü. Myst.’ı hemen küvete attı. Sıcak suyla kendine gelmesine yardımcı oldu. Kısa süre sonra banyodan çıkıp içeriye Myst’a yatak hazırladı. Elleri titriyordu. Yatağı yapmak aslında onun için gerçekten kolay bir işti. Ama şu anda beyninde olanaksız düşünceler geçiyordu. Neler olmuştu? Mystery neden böyleydi? Başına bir ağrı saplandı. Uzun uzun süren bir ağrı. Myst’ın seslendiğini zor duydu. “ Mell… Ben banyodan çıktım.” “ Haa!? Ne!? Hee… Şey tamam Myst. Hadi gel biraz konuşalım. “ diyerek Mystery’nin yanına yavaş yavaş adımlarla yaklaşmasını izledi. O küçücük beden daha da yok olmuştu. Oturduğu koltukta sanki içten acı çekiyordu. Yüzündeki mutsuzluk ve acı, Mell’e de geçmişti. Endişe barındıran iki yüz karşı karşıya geçmiş birbirlerini inceliyorlardı. Sessizlik artık evi sarmıştı. Yavaş yavaş içten çöktürtüyordu. “ Evet. Bekliyorum “ “ Mell…” ince ve tiz bir ses. Gözlerinden damlalar akan bir yüz. “ Myst. Kötü bir şey mi oldu tatlım? “ “ Philip. Philip’le ayrıldık.” “ Ne! Nasıl yani? Siz birbirinize deliler gibi aşıktınız. Şaka yapıyorsun. Bir nedeni olmalı? “ meraklı gözlerle karşısındaki arkadaşını izleyen Melody’nin gözlerinde endişe ve telaş dolaşmaktaydı. “ Evet. Bir sorun var. Sana başımın sürekli ağrıdığını, çoğu zaman gözlerimi açmakta güçlük çektiğimi, sürekli bayıldığımı, bazen aklımı yitirdiğimi söylemiştim ya. Doktora gittim bugün. Bir sürü tahlil yaptılar. Canım çok acıdı Mell. Yanağımdaki şişlik de onları korkutmuştu. Tümörden şüphelendiklerini söylediler. Bir sürü. Bir sürü. Saatlerce süren bir sürü tahlil yaptılar. Sonunda karar verdiler. Yanıma gelip acımasızca elimden tuttular. Ve dedikleri tek şey, yapabileceğimiz bir şey yok oldu. Ameliyat pahalıymış. Hem de çok pahalı. Gücümüz yetmeyecek. O yaşlı gözlerle Philip’e gittim. Önce o da böyle senin gibi telaşlandı. Durumu anlatınca da ayrılmak istediğini söyledi. Haklı. Ölümü yaklaşan bir sevgilisi olmasını istemiyor. Çok haklı “ diyerek gözlerini silen Myst, hıçkırarak ağlıyordu. Mell’in içinde bütün duygular savaşıyordu. Bir yandan Mystery’nin durumuna üzülüyor, kahroluyordu. Bir yandan Philip’e olan nefreti gittikce kabarıyordu. Ona olan nefreti öldürecek duruma kadar gelmişti. Ne diyeceğini bilemeyecek şekilde uzun süre boşluğa bakındı. Yanaklarında bir sıcaklık hissetti. Elini yavaşça gözlerine götürdü. Gözlerinden akan göz yaşı damlasını silip uzun süre o parmağına baktı. Sonra hıçkırarak ağlamaya başladı. Gözlerini açtığında, ağlamaktan neredeyse gözlerinden kan gelecekti. Kalktı. Karşısındaki yılardır bir gün düşünmeden geçirmediği arkadaşına baktı. Hıçkırarak onu kollarının arasına aldı. Kaybetmek korkusundan sıkı sıkı sarıldı ona. Uzun uzun. Ta ki Myst, kollarında uyuyana kadar… | |
| | | MeLodY Y. Black Muggle Bilimleri Profesörü&Rp Akademisi Profesörü
Mesaj Sayısı : 15 <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 1200 Kayıt tarihi : 29/07/08
| Konu: Geri: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 2:50 am | |
| PART II ( RPG sığmadı da ) Sabahın ilk ışıklarıyla aydınlanan oda, hüzünle kaplıydı. Hüzün, güneşin tüm ışığını emmişti. Her zaman neşe dolu o odada şimdi sessizlik hakimdi. İlk kez bu evde bu kadar sıkıcı ve bunaltıcı bir sabah başlıyordu. Her zaman eğlenceden yoksun kalmayan bu ev, hapis odası kadar soğuktu artık. Mell, yakında demir parmaklıklarla çevrilmekten ürkmüştü. Kollarını başının altında birleştirmiş, tavanı seyrederken, içerden seslerin geldiğini duydu. Myst’ın, rüyasında mırıldandığını hissetti. Bu mırıldanmaktan çok, sayı saymaya benziyordu. Myst, sayı sayıyordu. “ 13… 12…11 “ Yatağından yavaşça kalktı. Sandalyenin üstüne koyduğu sabahlığını aldı. Üstüne geçirip kapısını sessizce açtı. Koridorda parmak uçlarında yürüyordu. Ne olduğunu merak ederek kafasını, Myst’ın bulunduğu odanın kapısından içeri uzattı. Myst, pencereden dışarıya bakıyordu. Arada, geri sayım yapıyordu. Sanki bir şeyleri sayıyor gibiydi. Sessizce yanına yaklaştı. O’nu ürkütmekten korkarak pencereden dışarı baktı. Sayılacak bir şey gözükmüyordu. Evlere baktı. On üçten geri sayacak kadar ev yoktu çevrelerinde. Kaldırım taşlarına kadar düşündü. Sonra dayanamayarak sormaya karar verdi. “ Myst. Günaydın. Neyi sayıyorsun acaba? “ Myst, korkudan yattığı yerde sıçradı. Başını Mell’e çevirdi. Gözleri yaşlıydı. Konuşamayacak kadar aciz bir görünüşü vardı. Aynı bir ölü gibi, ten rengi morarmıştı. Yanağı şişmiş, gözleri buğulanmıştı. Derin bir nefes alan Myst, sanki son nefesini veriyordu. Konuşmaya gayret ederek ağzından sözcükleri çıkarttı: “ Karşıdaki ağacı hatırlıyor musun MeLodY? Birlikte dikmiştik. Yıllar önce. Hep birlikte su vermiştik. Dallarında salıncak kurup birlikte sallanmıştık. O ağaç, bizimle büyümüştü. Hayatımız olmuştu. Hep bu ağaç kadar uzun süre yaşamak istemiştik hatırlıyor musun? “ Melody’nin gözlerinden yaşlar süzülürken, eski günlerini hatırlaması çok uzun sürmemişti. Ağacı diktikleri gün aklına gelince, yüzünde bir tebessüm oluştu. Ağaçta ilk kurdukları salıncaktan düşüşleri sonra birbirlerine bakıp kahkahalara boğulmaları… “ Evet. Unutmamak mümkün değil. Peki. Neden geri sayım yapıyorsun Myst? “ “ Bu ağaç bize çok dayandı. Her yaz dallarındaki yapraklarla coştuk. Dallarındaki yapraklar dökülünce üzüldük. Her ilkbaharda onunla birlikte yaprak açardık. Sonbaharda yaprak dökerdik. Bu son Sonbaharım Melody. Bu ağaç tüm yapraklarını dökünce ben de öleceğim. Buna inanıyorum ve ölümümü geri sayım yaparak bekliyorum.” “ Ahh Myst. O ağaç yıllarca yaşayacak. Sen de öyle. Biz ayrılmayacağız. “ diyen Melody’nin aldığı cevap ise “ 10 ve 9 “ oldu. Sert bir şekilde arkasına döndü. Hızlı adımlarla odasına girdi. Sinirli bir şekilde dolabını sertçe açtı. Eline gelen ilk kıyafetlerini üstüne geçirdi. Saçlarını rasgele toplayıp, Myst’ın yanına gitti. “ Myst. Canımız sıkılmasın. Ben bir dışarı çıkıp geliyorum. Palet falan alacağım. Sen bana poz verirsin ben de senin resmini çizerim tamam mı? “ “ Tamam. Dikkat et.”
Kapıyı sessizce kapatarak, hızlı adımlarla yürümeye başladı. Bu kadar genç ve güzel bir kızın, nasıl olur da böyle bir lanette yakalandığını düşündü. Daha çok gençti. Adil değildi. Bu yaşananlar adil değildi. O’nun mutlu olması gerekiyordu. O, bunu hak ediyordu. O, mutluluğu, huzuru hak ediyordu. Bir ağacın yapraklarıyla hayatta kaldığını düşünmesini değil. Bir yandan bunları düşünürken, bir yandan da hızlı hızlı yürüyordu. Hıncını alacağı için mutluydu. Ne yapması gerekeni çok iyi biliyordu. Myst’ı kimse böyle yarı yolda çaresiz bırakamazdı. Tam da bu haldeyken. Çağresizce… Tüm hızı ve öfkesiyle merdivenlerden çıktı. O kadar sert basıyordu ki basamaklara, düşmekten korkmuyordu. Tek istediği, her şeyden önce neler olduğunu öğrenebilmekti. Kapının önüne gelince soluk soluğa kalmıştı. Nefesini zor alıyordu. Göğsüne sanki bin ton ağırlık konulmuş gibiydi. Nefes alma düzeni normale düşene kadar orda sakinleşmeyi bekledi. Sonra, apartmandaki tüm oksijeni içine çekip, heyecanını bastırdı. Kolunu kaldırdı. Elini yumruk şeklinde büktü. Sert bir şekilde kapıyı yumrukladı. “ Kim O !? “ “ Sadece ecelin! “ “ Melody? “ diyerek kapıyı açan genç ve yakışıklı adamın karşısında, Mell çok güçlü duruyordu. “ Vayy. Philip Bey. Çok iyi görünüyorsunuz. Ne o? Myst’dan sonra kendinize bakmaya mı başladınız?” “ Ahh Mell.” diyerek, Melody’nin elini tutan Philip, suç işlemiş yaramaz çocuklara benziyordu. Sanki yaptığı yaramazlık su üstüne çıkmış, kendini affettirmeye çalışıyor gibiydi. “ Bana Mell deme seni pislik! “ diyerek elini sert bir şekilde çeken Melody, Philip’in yüzüne acımasızca bakıyordu. İçinden ona küfür etmek, bağırmak çağırmak geliyordu. Bir yandan da kapıyı yüzüne kapatmasından korkuyordu. “ Seninle konuşmamız lazım” diyerek içeriye girdi. Oturma odasına geçti. Odanın tam ortasında bir tuval bulunuyordu. Üstü beyaz bir örtüyle kapatılmıştı. Sanki bir sergiye gidecek gibiydi. Oda ise gerektiğinden fazla düzenli ve temizdi. Bir erkekten beklenmeyecek kadar. Tuvale doğru yaklaştı. Elini örtüye uzattı. Tam örtüyü kaldıracakken, Philip “ Mell! Hayır! Ona dokunamazsın!” diyerek geldi. Melody ise onu takmıyordu. Örtüyü sert bir hareketle kaldırdı. Örtüyü kaldırınca, sanki dünya başına yıkılmış gibiydi. Gözleri kocaman olmuştu. Şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Ne diyeceğini bir türlü bilemiyordu. Sözcüklerini seçmekte zorluk çekiyordu. Yutkunduktan sonra konuşabildi. “ Philip. Bu… Bu Mystery değil mi?” Elindeki örtü, nazik bir şekilde yere düştü. Melody, tuvali biraz daha kendine çevirdi. Ressam gözüyle inceledi. Myst, Philip’e o kadar güzel, o kadar doğal, o kadar çekici bir poz vermişti ki; sanki bu, O değildi. “ Resmini yapmamı istedi. Son kez istediğini söyledi. Önce anlayamadım. Ne demek istediğini. Poz vermek istediğini ısrarla söyledi. Ben de kıramadım. Tamam dedim. Poz verirken ağladığını gördüm. Ne olduğunu sorunca, yanağındaki şişliği çizmememi söyledi. Ben de tamam dedim. Çizdim. Çok beğendiğini söyledi. Bunun artık onun olduğunu, hep onu bu şekilde hatırlamamı istediğini söyledi. Sonra, her şeyi anlattı. O’nu daha fazla üzmememi söyledi. Ben de o zaman ayrılalım. Görüşmesek seni üzmem dedim. Sonrasını biliyorsun zaten. İkisi de gözlerinden dökülen yaşları aynı anda sildiler. Mell, derin bir nefes aldıktan sonra, ağlamaktan tıkanmış olan boğazını temizledi. Sesi kısılmıştı. Zor konuşuyordu. “ Philip, yardım et. Kendini bir ağaca bağladı. Ağacın yapraklarıyla hayatının biteceğine inanıyor. Şunu da bil. Yapraklar dökülmek üzere. “ “ Hayır Mell. Yapamam. Ben bir şey yapamam! “ Sinirden gülen Mell’in morali bozulmuştu. Sinirden bir şeyleri kırmamaya çalışıyordu. Kurumuş dudaklarını ıslattı. Gözlerini devirdi. Ellerini yumruk yapıp bağırdı. “ Sen tam bir adisin. Sen Myst’ı hak etmedin, hak etmiyorsun. “ diyerek hızlıca kapıya yöneldi. Sert bir şekilde kapıyı kapattı. Kapının sesinden apartman çınlamıştı. Başını tutarak, merdiven basamaklarından birine oturdu. Hıçkırarak ağladı. Üstü sırılsıklam olmuştu. Gözleri şişmişti. Kendini toparlayarak merdivenlerden indi. Önünü göremiyordu. Yürümekte zorlanıyordu. Eli hâla yumruk şeklindeydi. Sinirden ne yapacağını unutmuştu. Gözlerini kapatıp uzun uzun düşündü. Sonra aklına palet alması gerektiği geldi. Bir mağazaya girip paletini aldı. Hızlı adımlarla, elinden geldiğinden de fazlasıyla yürüyerek eve yetişmeye çalıştı. …
” Mell. Sen misin? “ “ Evet, benim. Sıkılmadın değil mi? “ “ Hayır. Sayılmaz daha doğrusu. Bir şey itiraf edeyim mi?. Bu halimle poz vermek istemiyorum. Şu halime bak.” Melody, bir anne gibi yaklaştı. Elini, Myst’ın başına koydu. O’nu başından öptü. “ Sen her halinle güzelsin bebeğim.” diyerek ona moral vermeye çalıştı. Bir kere daha öpüp, tuvalinin başına geçti. Paletine boyalarını koyup, çizimine başladı. Odada sadece sessizlik hakimdi. Fırça seslerinden başka bir ses çıkmıyordu. Ta ki daldan bir yaprak düşene kadar. “ 5… 4…3… Mell. Bence çizimini tamamlayamayacaksın. Çünkü yakında son yaprak da düşecek. ” “ Öyle düşünme. Ben hemen geleceğim. Bekle beni.” diyerek ayağa kalkan Mell, paletini ve fırçasını masaya koyup, havluya ellerini sildi. Odasına doğru yöneldi. Kapıyı açıp içeri girdi. Yatağın yanında bulunan masanın üstündeki telefonu eline aldı. Philip’in numarasını çevirip, ahizeyi kulağına götürdü. [color:f45d=orange ] “ Merhaba! Ben Philip. Şu anda dışarıdayım. Döndüğümde sizi arayacağım “ Karşısına çıkan telesekretere uyuz olan Mell, sert bir şekilde ahizeyi yerine koydu. Sinirden başına ağrılar girmişti. Odaya geri dönüp, tuvalin başına oturdu. Fırçaları olduğundan daha sert vurarak devam etti. “ 2… Mell, bu son gecem.” Artık Melody, göz yaşlarına hakim olamıyordu. Yerinden fırlayıp, Mystery’nin yanına gitti. Onu kollarının arasına aldı. Kızı gibi seviyordu onu. Sımsıkı sarıldı. Defalarca öptü. Hıçkırıklarının dinmesini bekledi. “ Ben seni nasıl bırakıp gideceğim yaa! “ diyen Myst, Melody’nin kokusunu içine çekti. “ Sen beni bırakıp nereye gidiyorsun be deli. Bırakmam seni ben! “ diyerek gözyaşlarını sildi…
İkisi de koltukta birbirine sarılmış bir şekilde uyuyup kalmışlardı. Gece fırtına kopmuştu. Çoğu evin çatısı uçmuş, ağaçlar köklenmişti. Gece sıçrayarak uyanan Mell, direk ağaca baktı. O kadar fırtınaya rağmen, dalda sadece bir yaprak asılı kalmıştı. Garip olanı hiç kıpırdamamasıydı. Bu kadar fırtınada nasıl kaldığına inanamıyordu. ‘ Umarım sabaha da kalır’ diyerek uykusuna devam eden Mell, sabah olacak olanlardan habersiz bir şekilde rüyalarına yöneliyordu. …
“ Hadi Mell, kalk kahvaltı hazır. Hem sana anlatmak istediklerim de var. “ Gözlerine inanamayan Melody, sıçrayarak doğruldu. Odadaki masa, şahane bir şekilde donatılmıştı. Hiçbir şey eksik değildi. Mystery ise sapa sağlamdı. Güveni gelmişti. Gülümseyerek kafasını pencereye çevirdi. Yaprak, hâla kıpırdamadan duruyordu. Bunun olanaksız olduğunu düşündü. Yaprağın, dala tutunduğu bölgeye baktı. Bir gariplik vardı. Hiçbir yaprak, bu kadar koyu bir renkle ağaca bağlanmazdı. Bunu ressam olduğu için çok iyi biliyordu. Mystery’den müsaade isteyerek, bahçeye çıktı. Kapıyı açtığında, kapının önünde büyük ve gri bir zarf buldu. Eline aldı. Üstünde adı yazıyordu. Zarfı elinde tutarak ağaca yaklaştı. Yaprağa yaklaştıkça heyecanı daha da artıyordu. Yaklaştıkça her şeyi anlıyordu. Biraz daha şoka uğruyordu. Yaprak, yapaydı. Gerçek değildi. Koyu ve yeşil renkli bir iple dala bağlanmıştı. Zaten normal bir yaprağa oranla da çok büyüktü. Bunun nasıl olduğunu düşünürken, elindeki zarf aklına geldi. Zarfı açtı. İçinde bir küçük bir zarf, o güne ait bir gazete ve bir de kağıt vardı. Küçük zarfı açmadan kağıdı çıkardı. Yazı Philip’e aitti.
“ Merhaba. Sizi yarı yolda bırakamazdım. Umarım, akşam fazla fırtına çıkmaz ve yaprağım düşmez. O yaprak düşerse, benim için hayatın sonu olacaktı. Sana başta kötü davrandığım için özür dilerim. Ne yapacağımı bilemedim. Özür dilerim. Zarfın içinde para var. her şeyimi sattım. Paranın bulunduğu zarfta ise evimin anahtarı var. Orada size özel bir şey var. Onu alın.” Kağıdı katlayıp, zarfı karıştırdı. Gazeteyi çıkardı. Bir manşet, siyah kalemle işaretlenmişti. Hemen okumaya başladı.
“ Sevgili Sevgisi; Ünlü ressam Philip F. Sevgilisinin bir ağaçla yaşadığını söyledi. Ağacın yaprakları dökülmesini önleyemediği için yapay yaprak yapıp ağaca astı. Bu sırada çıkan fırtına da hayatını kaybetti”
Şok olmuş bir şekilde gazeteyi elinden düşüren Melody, yanına gelen Myst.’ı fark etmedi. Myst, gazeteyi okuyunca çığlık attı. Evin anahtarını kapıp, Philip’in evine doğru koştu. Kapıyı açtıklarında, evdeki tek eşya, ortadaki beyaz örtü ile kapatılış tuvaldi. Melody ne olduğunu anlamıştı. Myst, tuvale yaklaştı. Örtüyü kaldırıp şok içinde tuvale baktı. “ Senin için tedavi olacağım Philip, senin için.” diyerek tuvali kucakladı. Zorlanarak kucağına alıp kapıdan çıktı. Hıçkırarak tüm yol boyunca yürüdü. Karşına çıkanlar ikisine de hayretle bakıyorlardı. Myst, hastanenin kapısından içeri girene kadar ayakta durabildi. Kapıdan içeri girince, yere yığılıp bayıldı. Ameliyat için geldiği hastanede, hayat mücadelesini, kendisi için ölen sevgilisi uğruna veriyordu. Sevgi bu olmalı… | |
| | | Claire Elisa Black 1.Sınıf Slytherin&Sınıf Başkanı&Ölümyiyen&Admin&Rp Akademisi Prof.
Mesaj Sayısı : 209 Yaş : 31 Lakap : Lysa/Clew <font color=#80c0ff>Savaş Tarafım</font&g : Karanlık Taraf <font color=#80c0ff>Yaşım(Rp\'de)</font&g : 11 <font color=#80c0ff>Kan Saflığı</font> : Safkan <font color=#80c0ff>Asam</font> : 8 ½ ,esneklik:yumuşak,
Dişbudak ,Anka Kuşu teleği <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 11000 <font color=#80c0ff>Ruh Haliniz</font> : Kayıt tarihi : 28/07/08
| Konu: Geri: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 2:51 am | |
| Alındınız...2 Nolu derslikte profesörlük yapacaksınız...
En son Claire Elisa Black tarafından Çarş. Tem. 30, 2008 9:01 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Cornelia L. Ferreira 1.Sınıf Slytherin&Ölümyiyen&Rp Akademisi Profesörü
Mesaj Sayısı : 36 Yaş : 34 <font color=#80c0ff>Savaş Tarafım</font&g : Karanlık Taraf <font color=#80c0ff>Yaşım(Rp\'de)</font&g : 17 <font color=#80c0ff>Kan Saflığı</font> : safkan <font color=#80c0ff>Asam</font> : asa telli <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 3600 Kayıt tarihi : 30/07/08
| Konu: Geri: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 7:30 am | |
| Ad&Soyad: Cornelia Luna Ferreira
Örnek Rp(Alıntı başka bir rp'niz olabilir):
Luna yavaşça tahta kapıyı arkaya doğru itti. İşte burası yeni odasıydı. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yatağına oturdu. Oturduğu yerden gözleriyle, hoş bir lavanta kokusu hâkim olan odayı inceledi. Burada çok rahat edeceğe benziyordu. Yataktan kalktı ve balkona doğru, karmaşık düşünceler içinde yürüdü. Balkon kapısının kolunu çevirdi ve birden içeriye giren rahatlatıcı esinti eşliğinde, orada öylece bekledi. Ardından dışarı çıktı ve çevreyi izlemeye başladı. Ne kadar da güzel bir yerdi burası. Evin bahçesindeki beyazlı pembeli güller, bahçe kapısına yakın bir yerdeki minik süs havuzu, sihirli ve insana huzur veren, koca koca, lacivert ve siyah karışımı renkli taşlardan oluşmuş bir yol (bu yol evin ön ve tek kapısına gidişi sağlayan yerdi), Güneş’te parıldayan yemyeşil, bakımlı çimler ve çeşitli ağaçlar Luna’ya çok cana yakın görünmüştü o an. Birkaç saat sonra, yani hava kararmaya ve soğumaya başladığında Luna artık içeri girmesi gerektiğini anladı. Odaya girdi ama balkon kapısını açık bıraktı. Birkaç dakika öylece durup ne yapabileceğini düşündü ve sonra masasına gitmeye karar verdi. Az sonra masanın önüne yerleştirilmiş rahat koltuğa gömülmüştü bile. Bu koltuk Luna çalışırken Luna’nın çok rahat olmasını sağlayacak gibi duruyordu. Böyle önemsiz düşüncelerden sıyrılmalıydı artık. Bu odanın içindeki koltuğun rahatlığı onu ilgilendiremezdi. Daha önemli sorunları varken nasıl bunları düşünürdü? Aniden sinirle ayağa fırladı genç kız. Son günlerde kendi içinde büyük bir savaş kopuyordu. Karar vermesi gereken çok önemli şeyler vardı. Karanlık taraf güçleniyordu. İyiler de hazırlıklı gibiydiler. Bu durumda Luna hangi tarafı seçecekti? Dışarıdan biri duysa şoka uğrayabilirdi. Kim hala hangi tarafta olacağına karar vermeden öylece bekleyebilirdi? Luna odasının diğer ucuna hızla koşup oradaki sepeti tekmeledi. Kendi kendine sakin olmasını söylüyor, ama bunu bir türlü beceremiyordu. Neyse diye mırıldandı. İşte yine vermesi gereken önemli kararı sonraya ertelemişti. Ne kadar sürecekti bu o da bilmiyordu. Sakince tekrar yatağına oturdu ve bir şeylerin olmasını beklermiş gibi merak dolu bir ifadeyle odanın açık kapısına baktı. | |
| | | Claire Elisa Black 1.Sınıf Slytherin&Sınıf Başkanı&Ölümyiyen&Admin&Rp Akademisi Prof.
Mesaj Sayısı : 209 Yaş : 31 Lakap : Lysa/Clew <font color=#80c0ff>Savaş Tarafım</font&g : Karanlık Taraf <font color=#80c0ff>Yaşım(Rp\'de)</font&g : 11 <font color=#80c0ff>Kan Saflığı</font> : Safkan <font color=#80c0ff>Asam</font> : 8 ½ ,esneklik:yumuşak,
Dişbudak ,Anka Kuşu teleği <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 11000 <font color=#80c0ff>Ruh Haliniz</font> : Kayıt tarihi : 28/07/08
| Konu: Geri: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 7:33 am | |
| Alındın....1 Nolu derslikle Rp dersi profesörüsün...
En son Claire Elisa Black tarafından Çarş. Tem. 30, 2008 9:02 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Claire Elisa Black 1.Sınıf Slytherin&Sınıf Başkanı&Ölümyiyen&Admin&Rp Akademisi Prof.
Mesaj Sayısı : 209 Yaş : 31 Lakap : Lysa/Clew <font color=#80c0ff>Savaş Tarafım</font&g : Karanlık Taraf <font color=#80c0ff>Yaşım(Rp\'de)</font&g : 11 <font color=#80c0ff>Kan Saflığı</font> : Safkan <font color=#80c0ff>Asam</font> : 8 ½ ,esneklik:yumuşak,
Dişbudak ,Anka Kuşu teleği <font color=#80c0ff>Galleon</font> : 11000 <font color=#80c0ff>Ruh Haliniz</font> : Kayıt tarihi : 28/07/08
| Konu: Geri: Başvurular Çarş. Tem. 30, 2008 7:35 am | |
| Akademi sadece 3 derslik bulunduğu için profesör alımları bitmiştir....
Üye sayısı arttığı taktirde yeni derslikler açılacaktır...
İlginize teşekkürler...
Kilit! | |
| | | | Başvurular | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|